almanya'da lgbt hakları ne demek?

Almanya'da eşcinsellik, açıklık ve tolerans ile baskı ve toplu katliâm arasında değişen olay, durum ve tavırlara şahit olmuş çalkantılı bir tarihe sahiptir.

1871'de Alman İmparatorluğu'nun kuruluşunun ardından tasarlanan yeni yasalar, Alman İmparatorluğu'ndan önceki erkekler arası cinsel ilişki (sodomi)yi zaten yasaklamış Prusya yasaları ile neredeyse aynı idi.1 Alman Ceza Kanunu'nun erkekler arası cinsel ilişkiyi yasaklayan 175. maddesi, 15 Mayıs 1871'de uygulanmasından 11 Haziran 1994'te2 feshedilmesine kadar aşağı yukarı 140.000 erkeğin hüküm giymesine neden olmuştur.

19. yüzyıl boyunca bu yasal kısıtlamalara rağmen Almanya, seksoloji dalında öncü ülke olmuştu. Asıl "homoseksüel" (homosexual) ile "heteroseksüel" (heterosexual) kelimeleri3 Avusturya doğumlu romancı Karl-Maria Kertenby tarafından, Prusya'nın sodomi yasaları aleyhine onun anonim olarak yazdığı Almanca bir kitapçıkta türetilmişti.45 Bu dönemde hızla yayılan sanayileşme bir eşcinsel altkültürünün oluşmasına yol verdi. 1897'de Alman hekim ve seksolog Magnus Hirschfeld, 175. maddeye karşı mücadele etmek amacıyla dünyanın ilk eşcinsel ve transgender hakları örgütü olarak sayılan Wissenschaftlich-humanitäres Komitee ("Bilimsel İnsancıl Komite")'yi kurdu.6

Weimar döneminde Almanya, heteroseksüel olmayan ya da cinsiyet uyumsuzluğu gösteren kişilere ait dünyanın en canlı topluluğuna sahipti. Birinci Dünya Savaşı sonucu olarak kurulan Weimar Cumhuriyeti'nde ifade özgürlüğünün sağlanmasının yanı sıra eşcinsel temalı tiyatro ve film gelişti, eşcinsellere yönelik yayınlar kuruldu ve dans mekânları, gece kulüpleri, barlar ile kabareler çiçeklendi. Institut für Sexualwissenschaft ("Cinsellikbilim Enstitüsü") 1919 yılında Magnus Hirschfeld tarafından kurulup büyük kütüphanesi ile cinsellik hakkında çalışmaların önemli bir merkezi oldu. Ayrıca 175. madde karşıtı hareket ivme kazanıyordu. Bu hareketin erkeklerin egemenliği altında olmasına rağmen bu dönem, görünebilir bir lezbiyen altkültürünün oluşması için yine önemli sayılır. Eşcinsel hayatının en çok Berlin'de hareketlilik göstermesi ile beraber diğer kentlerde de eşcinsellere yönelik mekânlar kuruluyordu.7

Nazi dönemi boyunca eşcinseller, nasyonal sosyalizmin ırksal ideallerine aykırı olarak sayılıp8 zulüm ve baskıya uğradılar. Nazi Partisi'nin iktidara gelmesinin ardından eşcinsel barları ve kulüpleri kapatıldı. Institut für Sexualwissenschaft'ın barındırdığı tüm belge ve kitaplar Naziler tarafından yakıldı, enstitünün kendisi de yok edildi.9 1933-45 yılları arasında 100.000 erkeğin eşcinsellik şüphesi ile tutuklanmasına ek olarak bunların 50.000'i resmi olarak hüküm giymiştir. Yüzlerce erkek mahkeme kararı doğrultusunda kısırlaştırılmış10, birçok da akıl hastanelerine yatırılmıştır.11 Toplama kamplarına gönderilen eşcinsel erkeklere takılan pembe üçgen, günümüzde eşcinsellerce sembol olarak benimsenmiştir. Lezbiyenler, eşcinsel erkeklere kıyasla çok daha az açık baskı ve ölüme maruz kalsalar da Nazi ırk politikaları doğrultusunda siyah üçgen ile "asosyal" (Asoziale) olarak etiketlenip toplama kamplarına gönderilen lezbiyenlerin var olduğu kaydedilmiştir. Buna ek olarak Nazi dönemi öncesi gelişmiş lezbiyen altkültürü Nazi iktidarı altında neredeyse tamamen yıkılmıştı.12

II. Dünya Savaşı'nın ardından, Nazi Holokostu kapsamında zulmedilmiş eşcinseller tazminat görmedi. Aksine, Nazi iktidarı altında eşcinsellik şüphesi gerekçesi ile hüküm giymiş kişiler yine suçlu olarak sayılıp onların hükümleri sukut edilmedi. 175. madde hem Doğu Almanya hem de Batı Almanya'da hâlâ yürürlükte idi. Doğu Almanya'da bu yasa 1967 yılında sonunda kaldırılmıştı. Batı Almanya'da ise yasanın Nazi sürümü 1969'da kaldırılmış olsa bile Alman yeniden birleşmesine dek erkekler arası cinsel ilişki hâlâ suçtu. Buna rağmen Batı Alman görevlileri gizli olarak yer alan eşcinsel eylemlerine genel olarak göz ardı ediyordu ve eşcinsel barlarının işletilmesi serbest idi. Bu mekânlar bir altkültürün yeniden oluşmasına yol verdi. Onyıllar boyunca eşcinseller anma törenlerinden hariç tutulmuşlardı. Naziler tarafından öldürülen eşcinsellerin anısına düzenlenen ilk kamu tören ancak 1985 yılında, yani savaşın sona ermesinden 40 sene sonra yer almıştı.1314 Mayıs 2002'de Alman Parlamentosu, Nazi dönemi boyunca 175. madde doğrultusunda hüküm giymiş tüm eşcinselleri suçtan bağışlayan bir yasayı kabul etti.15 Haziran 2008'de Nazilere kurban giden gey ve lezbiyenleri anan Denkmal für die im Nationalsozialismus verfolgten Homosexuellen, Berlin Tiergarten'da halka açıldı.16

Almanya'da yaşayan eşcinsellerin günümüzdeki durumu özellikle daha büyük kentlerde eşitlik ve tolerans yönündedir. Eşcinselliği hedef olarak alan artık herhangi bir yasa yoktur. İş verme ile iş yeri dallarında ayrımcılık karşıtı yasalar uygulanmış ve 2001'den beri medeni birliktelik statüsü, evlilik haklarının çoğunu barındıran "Lebenspartnerschaft" ("hayat birlikteliği") şeklinde hemcins çiftlerine mevcuttur. "Christopher Street Day" (CSD) olarak tanınan LGBT Onur etkinlikleri her sene tüm ülke çapında, çok sayıda kentte yer alır. Özellikle Berlin ile Köln'ün etkin ve çeşitli eşcinsel ve queer altkültürleri vardır.

Lesben- und Schwulenverband in Deutschland (LSVD), 3.300'den fazla üye sayısı ile ülkedeki en güçlü ve en nüfuzlu LGBT örgütüdür.17 GLADT, Türkiye kökenliler başta olmak üzere Almanya'daki göçmen topluluklarından LGBT kişilere özgü sorunları karşılayan diğer bir örgüttür.18

Ayrıca bakınız

Dipnot

<references group="dipnot"/>

Kaynakça

Kitaplar

Kitap atıfları ve diğer kaynaklar

Orijinal kaynak: almanya'da lgbt hakları. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Parantez içindeki kelimeler Kertenby'nin özgün yazılış şekilleridir. Günümüz Almancasında "homoseksüel" ile "heteroseksüel" kelimeleri sıfat olarak "homosexuell" ile "heterosexuell", isim olarak ise "Homosexuelle" ile "Heterosexuelle" olarak geçer. Kertenby homoseksüelleri "Homosexualist" (çoğul hâlinde "Homosexualisten") olarak tanımlardı.

  2. Dee 2010, s. 59

  3. Allinson 2002, s. 93.

  4. Schulte-Peevers 2011, s. 259.

Kategoriler